CHP’li Beko’dan 10 ekim katliamı açıklaması: Hesap soracağız! | KURUMSALHABER.COM.TR
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, yedi yıl önce Ankara Garı önündeki terör saldırısının sorumlularının bir an önce cezalandırılmasını talep …
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, yedi yıl önce Ankara Garı önündeki terör saldırısının sorumlularının bir an önce cezalandırılmasını talep ederek, “Mitingimizi kana bulayan canlı bombaların ismini, yerini, yurdunu bilip kendilerini patlatana kadar yakalamadıklarını itiraf edenlerden hesap soracağız” dedi.
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, yedi yıl önce Ankara Garı önündeki terör saldırısının sorumlularının bir an önce cezalandırılmasını istedi. Beko, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 10 Ekim 2015’te Ankara Garı önünde düzenlenen Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’nde gerçekleştirilen terör saldırısında hayatını kaybedenleri andı.
“Türkiye’nin başkenti Ankara’nın ortasında Gar Katliamında 103 Barış Elçisi katledildi. Katiller 7 yılda yakalanıp adalete teslim edilmedi” diyerek sözlerine başlayan Beko, “Üstelik 7 yıl sonra bugün evladını, annesini, babasını, kardeşini, eşini dostunu, yitirilen canları anmak için aileleri, dostları, eşleri Ankara’ya geldiler. Fakat ne yazık ki Gar önünde polis copuyla, gazıyla karşılaştılar, yetmedi gözaltına alındılar. Bu durumu kabul etmek mümkün değil. 10 Ekim 2015’te Emek, Demokrasi ve Barış Mitinginde yaşamını yitirenler için, katliamın yedinci yıldönümünde adalet arayışımızı sürdürüyoruz. 10 Ekim Katliamının üzerinden geçen bu yedi yılda acılarımız azalmadı, aksine artarak devam etti. Bu katliamı gerçekleştirenler, bizim yol arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı öldüren katiller, onların arkasındaki karanlık güçler ortaya çıkarılmadıkça; bu topraklara huzur gelmeyecektir” ifadelerini kullandı.
“YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ, YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ”
10 Ekim 2015’te ülke tarihinin en büyük katliamlarından biri olduğuna dikkat çeken CHP’li Beko, “10 Ekim Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi, işçi sınıfının olmazsa olmaz taleplerini, yani emeğin haklarını alabilmesinin tek koşulunun barış ve demokrasinin tesis edilmesi gerektiğini haykıracağı bir miting olacaktı. Bizler o gün orada, barış için, demokrasi için, emeğin hakkı için toplandık sadece. Şayet mitingimizi yapabilseydik, alanda yapacağımız konuşmanın son cümlesi; ‘Emek-Barış ve Demokrasi için ‘Yaşasın işçilerin birliği, yaşasın halkların kardeşliği’ olacaktı. Ama o gün orada patlayan bombalarla; miting alanına karanlık ve acı çöktü, çoluk, çocuk, genç, yaşlı onlarca yurttaşımızı kaybettik, onlarcası da yaralandı. Yetmedi, bizi hedef alan bombaların ardından yaralılarımıza ambulans değil, üzerimize TOMA’lar, biber gazları salındı. Adı, sanı, eşgali belli olan bombacıları Ankara’nın göbeğinde kendilerini patlatana kadar yakalamak istemeyenler, bir de üstüne yaralılara ve onlara yardımcı olmaya çalışanlara saldırdı” dedi.
“SORUMLULARIN YARGI ÖNÜNE ÇIKMASI ŞARTTIR”
“Katiller ve tüm bağlantıları isim isim bilinmesine rağmen, başkentin göbeğinde kendilerini patlatana kadar “bulunamamış”, hatta Ankara’ya kadar kilolarca bomba ile, polis kontrol noktalarından dahi geçerek gelebilmiş, yüzün üzerinde canımızı aramızdan almıştır” diyerek devam eden Beko, “Sonucunda ne olmuştur; Bugün hala, hiçbir sorumlunun mahkemelerde hesap vermediğini, tek bir kişinin bile istifa etmediği biliyoruz. Katliamın davası ise göstermelik de olsa sürüyor. Geçtiğimiz hafta 6 Ekim günü ben de duruşma salonundaydım. Bu yargılamalardan gerçek adaletin ortaya çıkacağına dair hiçbir umudum yok. Çünkü gerçeğin açığa çıkması adına bir çaba yok. Sorumlu olarak salona getirilen kişi, önceki ifadelerini reddetti, suçlamaları işkence altında kabul ettim dedi. Diğer sanıklar zaten ortada yok. Üstelik mitingimizi kana bulayan canlı bombaların ismini, yerini, yurdunu bilip kendilerini patlatana kadar yakalamadıklarını itiraf edenlere dönük bir yargılama süreci işletilmiyor. Oysaki, soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için, sorumluların yargı önüne çıkması şarttır” ifadelerini kullandı.
“BİZ BU DAVANIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ”
10 Ekim günü alana gaz sıkan polislerin de yargılanmadığına dikkat çeken Kani Beko, “Bu kadar basit ve aslında ilk gün yapılması gereken hiçbir soruşturmanın ve yargılamanın hakkıyla yapılmıyor olması, yargının ve siyasi sorumluların bu katliama sessiz kaldığının bir kanıtı adeta… Sonuçta,6 Ekim günü mahkeme heyeti, çeşitli taleplerle duruşmayı 27 Aralık 2022 tarihine erteledi. Gerçek anlamda bir soruşturma yürütülmediği ve tüm sorumluların yargı önüne çıkarılmadı bir düzende bu ertelemeleri daha çok göreceğiz anlaşılan. Ama hiç kimse unutmasın ki; biz bu davanın peşini bırakmayacağız. 10 Ekim Emek, Demokrasi ve Barış Mitingini kana bulayanlardan er ya da geç hesap soracağız” ifaderini kullandı.
“HESAP SORACAĞIZ”
“Mitingimizi kana bulayan canlı bombaların ismini, yerini, yurdunu bilip kendilerini patlatana kadar yakalamadıklarını itiraf edenlerden hesap soracağız” diye devam eden Beko sözlerini şöyle noktaladı:
“Katillerin, kilometrelerce yolu, üstelik polis kontrol noktalarından geçerek Ankara’nın göbeğine kadar gelişlerine seyirci kalanlardan hesap soracağız. Katliamın öncesinde her ne hikmetse ortada görünmeyen, ancak katliamların ardından yaralılara ve anma törenlerine gaz atanlardan hesap soracağız. 10 Ekim’in üzerinden yedi yıl geçti ve ülkemiz maalesef 10 Ekim Emek-Barış-Demokrasi mitinginde ifade etmek istediğimiz taleplerden daha da uzaklaştı. Adalet, eşitlik, demokrasi, barış ve kardeşlik mücadelesi verenler dün olduğu gibi bugün de bu topraklarda bedel ödüyorlar. Bugün ülkemizde toplum kutuplaştırılarak, Meclisin, yargının ve hükümetin yetkileri tek bir kişide toplanmıştır. Adalet bir kişiye teslim edildiğinde, bir kişiye hizmet ettiğinde, oradan hakkaniyetli ve adil bir sonuç çıkmaz. Bizler bu davaya ilişkin tarafsız ve adilane bir tutumla gerekli tüm soruşturmaların ve yargılamaların yapılmasını talep ediyor, daha fazla uzamadan katliamın sorumlularının cezalandırılmasını istiyoruz. Bugün bu çatı altında, 10 Ekim’de yitirdiğimiz barış güvercinlerimizi anarken en fazla hatırlamamız ve hatırlatmamız gereken, barış ve özgürlük taleplerimiz ve bu topraklarda bir arada, kardeşçe yaşama özlemlerimizdir. Barış içinde, kardeşçe, özgürce, insanca yaşadığı ve yaşatıldığı bir ülke için mücadele etmek 10 Ekim’de yitirdiğimiz güvercinlerimize borcumuzdur.
“GÖZ RENKLERİMİZ FARKLI DA OLSA, GÖZYAŞLARIMIZIN RENGİ AYNIDIR”
“10 Ekim mitingine giderken; ki ben o dönem DİSK genel başkanıydım, DİSK olarak işçi arkadaşlarımızı bu mitinge çağırırken kullandığımız bir slogan vardı. Bugün TBMM çatısı altında bu sözleri sizlerin karşısında bir kez daha tekrar etmek istiyorum. Diyorduk ki ‘Göz renklerimiz farklı da olsa, gözyaşlarımızın rengi aynıdır.’ Ağıtlar hangi dilden yakılırsa yakılsın bizimdir. O gün, 10 Ekim katliam ile ülkemizin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına her köşesine acı düştü. Ama göz rengimiz ne olursa olsun gözyaşlarımız aynı renkti. Ağıtlarımız hangi dilde yakılırsa yakılsın aynı acıyı anlattı. Kalleşçe vurarak, öldürerek, bizi kardeşlikten-barıştan vazgeçireceğini sananlar bilsin ki ağıtlarımız, gözyaşımız, acılarımız ve öfkemizle birleşeceğiz. Er ya da geç, katiller kaybedecek, emek-barış-demokrasi kazanacak! Yaşasın halkların kardeşliği. 7 yıl önce kaybettiğimiz barış elçilerimizi sevgi, saygı ve özlemle bir kez daha anıyorum.”