Kemal Kılıçdaroğlu’dan Erdoğan’a: ‘Ne pastan, ne golden, ne futboldan haberi var’ | KURUMSALHABER.COM.TR
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD yolculuğu sırasında gazetemiz yazarı Orhan Bursalı’ya açıklamalarda bulundu …
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD yolculuğu sırasında gazetemiz yazarı Orhan Bursalı’ya açıklamalarda bulundu.
Seyahatini ‘bilim ve teknoloji’ için gerçekleştirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Artık siyaset eski, dar, klasik kalıplarından kurtulmalı. Dünya değişiyor. Üstelik hızla değişiyor. Teknolojik gelişmelerden uzak bir siyaset anlayışımız var. Bu eski ideolojik kalıplardan siyasetin çıkması ve dünyaya yeni bir pencereden bakılması gerekiyor. Dünya değişiyor, üstelik hızla değişiyor. Ama siyaset kurumu değişmemeye bir anlamda ant içmiş gibi, değişmeme kararlılığını gösteriyor” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından öne çıkan satır başları şöyle:
“Herkesin elinde bir cep telefonu var. Bu cep telefonu katma değeri yüksek bir ürün ama bu ürünü Türkiye üretmiyor, üretemiyor. Dolayısıyla siz katma değeri yüksek ürünlerin pazarı mı olacaksınız, yani teknoloji geliştiren ülkelerin pazarı mı olacaksınız yoksa siz de teknolojiyi geliştirecek misiniz? Bu ikinci aşamayı artık Türkiye başlatmak zorunda. Biz buna bilgi ekonomisi diyoruz. Ekonomiyi bilim üzerine oturtmadığınız takdirde 21. yüzyılda Türkiye kaybedecektir. Osmanlı sanayi devrimini kaçırdığı için battı, şimdi Türkiye’nin bilgi ekonomisini kaybetmemesi lazım. Bilgi ekonomisinin özü teknoloji yaratmaktır. Eğer bilgide derinleşebilirseniz teknoloji üretebiliyorsunuz, geliştirdiğiniz teknolojide de size olağanüstü avantajlar sağlıyor. Çok basit bir örneği var. İki bilim insanının Almanya’da COVID-19 aşısını bulması hem Almanya’ya milyar dolarlar kazandırdı, hem de dünyada bir salgının önüne geçti. Bu çerçevede baktığımızda, üniversitelerin bilim üretmesinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Üretilen bilim ekonomiye yansıdığı zaman olağanüstü avantajlar sağlıyor. Gelişen teknoloji, yapay zekadan tutun, diğer alanlara kadar gelişen teknoloji ülkeye de olağanüstü kazançlar sağlıyor.”
ZİYARETİN TAM VAKTİ
“Bu ziyaretin vakti miydi?” diye eleştiriyorlar. Tam vakti, tam zamanı. Hatta biraz gecikmiş. Ne kadar erken adım atarsak, bilgiyi, bilimi, teknolojiyi ne kadar erken geliştirirsek Türkiye o kadar hızla büyüyecektir. Türkiye bölgesinde çok güçlü bir ülke olacaktır. Zaten “Zamanı mıdır, şimdi gidilir mi, ne demek bilim, ne demek teknoloji, bak işte mutfaklarda yangın var, onunla ilgilen” onunla zaten ilgileniyorum. Sadece ben değil, zaten vatandaş yaşıyor. Ama vatandaşı o dertten nasıl kurtaracağız? Nasıl gelişmiş bir ülke haline getireceğiz Türkiye’yi? Nasıl kişi başına geliri 10 yılda 20-25 bin dolara çıkaracağız? Eğer siz bunu yapmazsanız, siyasetçi olarak kısır tartışmaların içinde kaybolup giderisiniz. Benim öyle bir niyetim yok. Yani siyasi bize değil, biz siyasetçi olarak topluma ne vermeliyiz? Bunun hesabını yapıyorum ve bunun için gidiyorum.
“ÜNİVERSİTELER GERÇEK ANLAMDA ÜNİVERSİTE DEĞİL”
Türkiye’deki üniversitelerin büyük bir kısmı aslında gerçek anlamda üniversite değil. Her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı mekanlardır üniversiteler. Her türlü aykırı fikrin özgürce söylendiği mekanlardır üniversiteler. Eğer üniversitelerde sadece iktidarın düşündüğünü söylüyor ve iktidarın söylenmesi gerektiği tekrar ediyorsa bir insan ona zaten biliminsanı da diyemezsiniz. Dolayısıyla üniversiteleri gerçek anlamda üniversite yapmak için özgürce düşünen, araştıran, siyasi kurumunun her türlü olacağı sağladığı kurullara dönüşmesi lazım üniversitelerin. Yani üniversitelerin her alanda bilgi üretmesi lazım. Üniversiteler bilgi ürettikçe, üretilen bilgiyi sanayici elle tutulan metaya dönüştürecektir.
“ERDOĞAN’IN NE PASTAN, NE GOLDEN HABERİ VAR”
Ne pastan, ne golden, ne futboldan Erdoğan’ın haberi var. Erdoğan kendi egolarına teslim olmuş bir adam. Bu kadar. Nokta. Ben Türkiye’yi barıştırmak istiyorum, o kavga ettirmek istiyor. Ben başaracağım, o değil.